Hayatın normal süreci içinde var olan kardeş sahibi olma ve kardeşlerle birlikte büyüme konusu çocuklar için çok önemli bir gelişim unsuru olabilir. Fakat çoğunlukla aileler bu durumla birlikte çocuğun, kendilik halinden ödün vermesini, tartışmaya girmeden sorunları çözmesini ve kardeşlerin birbirlerinin ihtiyaçları doğrultusundan fedakarlık yapmalarını bekleyebiliyor.
Aslında yapılması gereken öncelikle eve gelen yeni kardeşin çocuk için kabullenebilmesi zor bir durum olduğunu farkına varmak olabilir. Çocuğun kaç yaşında olduğu, karakter özellikleri, ebeveyn davranışları, çevrenin bakış açısı gibi pek çok unsur ise kabullenme sürecini etkileyen başlıca faktörlerin arasında yer almaktadır.
Bununla birlikte kardeşlik ilişkisi yaşamak bir çocuğa çok önemli olumlu katkılarda da bulunabilir. Çocuğun başkalarının duygularını anlaması ve tanımlayabilmesi yani empati yapabilmeyi öğrenebilmesi için kardeşlik ilişkisi büyük bir fırsat olabilir. Bu fayda ise ilerleyen dönemde çocuğun yaşıtlarıyla iletişiminde ve sonrasında yetişkinliğindeki flört ilişkilerinin iletişiminde yol gösterici olabilmektedir.
Kardeş Çatışması Nasıl Engellenebilir?
Normal bir ilişkinin seyrinde bir ailede birkaç çocuk olduğunda belirli düzeyi aşmayan çatışmalar normal sayılabilir. Bu çatışmalara örnek olarak, kardeşler eşyaları birbirlerinden ödünç alabiliyorlar ve ardından onları geri vermek istemeyebiliyorlar. Televizyonda izlemek istedikleri program da dahil olmak üzere birçok durum çatışma ile sonuçlanabiliyor.
Hâlbuki, kardeş olan evde çatışma olmamasını beklemek çocukluk gerçeğine aykırıdır. Kardeş çatışmaları gelişimin bir parçasıdır ve doğru yönetilirse her çatışma gelişime katkı sağlar. “Adem Güneş”
Ebeveynler olarak, çocukların kavga etmeleri rahatsız edici bir durum iken, sürekli kavga olan bir evde aile bireylerinin de gergin olabilmeleri mümkündür. Ancak dikkat edilebilecek bazı küçük noktalar evde huzuru sağlayabilir aynı zamanda çocukların daha iyi anlaşmasını sağlayabilir.
“Basit bir mantıkla bakıldığında, aslında kardeş çatışmalarının sebebi, çocukların o an yaşadıkları problemi çözememiş olmalarıdır ve o an ihtiyaçları olan şey, yeni bir bağırtı çağırtı değil, mevcut problemin nasıl çözülebileceğine dair bilgidir.
Bundandır ki anne babalar, duydukları gürültü patırtıdan hemen etkilenip kendilerini de problemin bir parçası hâline getirmemelidirler. Eğer böyle davranırlarsa, çocuklarına problem çözmede ‘şiddeti’ kullanmayı öğretmiş olurlar. Bundandır ki öfkesine hâkim olamayan anne babaların çocukları sokakta, okulda karşılaştıkları problemleri bağırtı-çağırtı, kavga-dövüşle çözmeye çalışırlar. Böylesi çocuklar büyüyüp kendileri de eş olduklarında, evliliklerinde karşılaştıkları sorunları kavga ederek çözecekleri yanılgısı içindedirler. Onlar, sükûnet ve sakinliğin problemleri nasıl çözdüğüne dair tecrübeleri edinmemişlerdir.
Bundandır ki çatışma sırasında bir ebeveynin en önemli tutumu, sükûnet ve sakinliğidir. Kavga ve gürültü ne kadar şiddetli olursa olsun, ebeveynler sükûnetini bozmadan ve çatışmanın bir eğitim fırsatı olduğu bilinci ile önemli olanın problemin kendisi değil, nasıl çözüleceği konusunda çocukların bilgilendirilmesi olduğunu fark ederek hareket etmelidir.
Böylesi durumlarda ebeveynler genellikle, kısa sürede pratik çözüme erişip yarım bıraktıkları işlerinin başına dönmek isterler. Bundan dolayı, adaletli bir çözüm fırsatını kaybederler.
Ve genellikle adaletsiz çözümlerdeki en büyük yanılgı fedakârlığın büyük çocuktan beklenmesidir. Hâlbuki, kardeş çatışmalarının birçoğunda mağdur, zaten büyük çocuğun bizzat kendisidir. Mağdurdan fedakârlık beklemek, mağdur edene mağduru ezdirmek demektir. “Alıntı
-
Çocuklarınızın duygularını tanımlayın ve onaylayın.
Çocuğun içinde bulunduğu durum karşısında nasıl hissettiğine odaklanmanız ve bu hislerine izin vermeniz çok önemlidir. Anne babalar çoğu zaman “Bir daha böyle bir şey söyleme” gibi sözlerle çocuklarının duygularını inkar eder veya önemsizleştirirler. Böyle davranmak yerine gerçek sorunun ne olduğunu anlamaya çalışın ve durumu çocuğun açısından görüp tanımlayarak çocuğunuzun duygusunu tanımlamasına yardımcı olun. Örneğin; ona “Bu durum sana nasıl hissettirdi? Öfke hissetmiş olabilir misin?” deyip olumsuz duyguları daha yapıcı bir şekilde anlamalarına yardımcı olun.
-
Karşılaştırma yapmayın
Çocuğun davranışlarını yönetebilmek amacıyla karşılaştırmalar yapmak bazı durumlarda faydalı bir yöntem olarak görülebiliyorken, iki kardeşin birbiriyle karşılaştırılması iki tarafta da kızgınlık yaratacağı için uzun vadede çok olumsuz sonuçlar doğuracaktır. “Sende kardeşin gibi neden odanı toplamıyorsun?” vb. karşılaştırma sözleri söylemekten mümkün olabildiğince kaçının. Bunun yerine doğru davranışlara odaklanın ve düşüncelerini<i ekleyin. “Odanı çok güzel toplamışsın” gibi cümleler kullanın.
- Çatışmaya müdahale edilmeli mi?
Kardeş çatışmalarını yönetmenin en doğru yollarından biri çatışmaya doğru zamanda müdahale edebilmektir. Her ne kadar anne baba olarak çocukların çatışmasını izlemek üzücü olsa da kimi durumlarda beklemeli ve gözlemleyerek durumu izlemelisiniz. Çocuklarınız tartıştığı ilk anda hemen adım atıp müdahale etmeniz doğru olmayacaktır.. Olağan ve zararsız tartışmaları göz ardı etmeyi öğrenmeli ve durum giderek artar ve duyguların çok yükseldiğini görürseniz öncelikle onların yanına gidip teker teker söz vererek sorunu çocukların kendi dillerinden aktarıp tanımlamalarını sağlayarak çözümlerini bulma becerisine olan güveninizi gösterin. Fiziksel olarak şiddete varan bir durum geçerli ise çocukları ayırabilirsiniz.
Anne baba olarak görevimiz, çocuğa iyilik ve saygılı bir tutum göstererek, sorun çözme ve iletişim becerileri öğretmenin yanında gerçekten gerektiğinde müdahale ederek müspet davranışları sergileyerek modellemekten geçiyor. Çocukların aile içerisinde bu sosyal beceri ve doğru davranış tutumları geliştirebilmeleri, hayatlarının geri kalanında sağlık ilişkiler başlatıp sürdürebilmelerine zemin hazırlayacaktır.